Ben bu düzenin adamı değilim kadın. Ben daha çok hani nasıl desem annem kızacak ama anarşist bir adamım. Bu yazıya neden böyle başladığım hakkında en ufak bir fikrim yok. O zaman 'show must go on' Yani demem o ki her şey yanlış bir ben doğruyum sanki.
Garip...
Yalnız olduğum içindir diyorum kendi kendime. Sana da oluyor mu bilmem ama ben bazen kendimi o kadar yalnız hissediyorum ki inanır mısın kendimi aynada bile göremiyorum.
Yalnızsam yanlış değilimdir. Tabi bu işin bencesi.
Bazen seni düşünüyorum. Ben bazen seni düşünürüm de. Yalnız olmadığın gelir aklıma yada hissederim. Anla.
İşte o an üzülmek ve üzülmemek arasında voltalar atarım. Senin kılına zarar gelse benim organlarım kendini parçalar. Biraz salakça gibi duruyor olabilir ama ciddiyim bu konuda.
Tabi sen bilmezsin ama ben bayağı bi seviyorum seni. Bilseydin keşke... Ah ulan ben.
Tam şu satırları yazarken radyoda 'eğer istersen' çalmaya başladı. Ve gece gece ironinin dibine doğru yolculuğa başladım.
Ben varımmmmm eğer isterseeennn. Vay arkadaş!!!
Bak kadın bir gün tekrar tanışırsak eğer üstüne kırmızılar giy o gün. Yağmur yağdır şehre çünkü ceplerimde biriktirdiğim yalnızlık ve birazda sen kokan kelimeler var.
Senle ben elele yağmurun altında şiir oku... Dur ulan bak yine senli hayaller kurmaya başladım yıkılacak ama olsun. Artık hayal değil zaten mucizesin bu raddeden sonra. Daha zorsun. Olma ihtimali daha düşüksün. İmkansıza biraz yakınsın. Ama olsun. Allah mucize yaratmayı sever. Bizde Allah'ı severiz. O zaman sorun yok uyuyabiliriz.
Mustafa Göçmen
3 Kasım 2013 Pazar
27 Ağustos 2013 Salı
Hayaller...
25 Haziran 2013 Salı
18 Haziran 2013 Salı
TANRI'NIN HAZİRANI
Nasılsın bugün? Yorgun, huysuz, mutlu, sıradan, umutlu? Önemli mi? Tabi ki değil. seni sevdiğimi söylemiş miydim? Bence buda o kadar önemli değil.
Bu sensiz geçirdiğim on dokuzuncu haziran. Bu sana doğum günü yazısı yazdığım ilk haziran. Bu benim haziranım. Marliyn ile aynı ayda doğmuş olman rastlantı olmamalı. Tanrı en güzel eserlerini haziranda veriyor biliyorum. Tanrı'nın en mutlu olduğu ay haziran bence. Bu yüzden haziranlardan umutluyum. Umut işkenceyi uzatsa da... Nietzsche'nin işkenceden anladığı ne olabilir ki ayrıca? Seni bana verecek bir haziran bekliyorum otobüs duraklarında. Mevsim oldu benim için haziran. Sonbahar, kış, ilkbahar, haziran, yaz.. Hele haziranın on sekizi ayrı bir mevsim oldu. Senin doğduğun güne gün olmak yakışmazdı zaten. Senin doğduğun gün bir dünya mevsim olurdu. Dünya neden dönüyor biliyor musun sevgilim? Senin bana geleceğin hazirana ulaşmak için. Geleceksin biliyorum ve bu yüzden arıyorum. Tamda yerinde çalıyor şarkı; Tatli dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm, / Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen? açıyorum sesini biraz daha yok oluyorum.
Sahi ya neredesin? Neşet Baba haklı. Neyse...
Bu arada gamzen nasıl? İyi bakıyor musun? Daha ona şiir yazmadığımı biliyorsun değil mi? Dikkat et bir şey gelmesin başına. Aynada her gün kontrol et e mi? Aynaların kadar yer ederim bir gün hayatında ve o zaman varlık nedenini her gün hatırlatırım sana merak etme. Hani seni ilk gördüğüm yer var ya orayı yıkacaklarmış bil istedim. O gün ilk gün ki tazeliğinde kafamda üzülme bir ara izletirim sana.
Hayallerimde var benim. Mesela;
Pasifik'e karşı akşam yemeğinde aç kalacağımızı hayal ediyorum.
Bir gökdelenin tepesinde sezen dinlerken çay içeceğimizi hayal ediyorum.
Galata'nın altında saçını okşayacağımı hayal ediyorum.
Karşılıklı rakı içeceğimizi hayal ediyorum.
...
Hayallerim gerçekleşir mi bilmiyorum ama Haziran'ın 18'i benim doğum günüm artık ona iyi bakacağım söz. Sende kendine iyi bak.
Pasta yaptırdım şimdi onu yiyorum. Mum tadı geliyor ağzıma. Ağzımın tadını kaçırdı dudaklarının yokluğu. Yokluğunda kutladığım ilk doğum günü son olması dileğiyle.
Ben şimdi gidiyorum başka haziranları beklemek üzere
Doğum günün kutlu olsun sevgilim
Seni yarın koklarım umudumuz tükeninceye
Son hazirana...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)